
Ekonomik Kriz Hangi Ülkeleri Etkiliyor?
2025 yılı itibarıyla dünya ekonomisi, bir dizi küresel ve bölgesel şokun etkisiyle sarsılmaya devam ediyor. Pandemi sonrası toparlanma sürecinin yavaşlaması, jeopolitik gerilimler ve enerji fiyatlarındaki dalgalanmalar, birçok ülkeyi ekonomik açıdan zor durumda bırakıyor. Son aylarda yaşanan gelişmeler, sadece gelişmekte olan ülkeleri değil, gelişmiş ekonomileri de ciddi şekilde etkilemiş durumda.
Avrupa kıtasında, enflasyon oranlarının tekrar yükselmesiyle birlikte Euro Bölgesi'nde resesyon endişeleri yeniden gündeme geldi. Özellikle Almanya ve Fransa gibi lokomotif ülkelerde büyüme hızının beklenenden düşük kalması, Avrupa Merkez Bankası'nın faiz politikalarını yeniden gözden geçirmesine yol açtı. Bununla birlikte, enerji tedarik zincirlerinde yaşanan aksamalar ve Rusya-Ukrayna savaşı nedeniyle artan jeopolitik riskler, Avrupalı ülkelerin ekonomik kırılganlığını artırıyor.
ABD cephesinde ise faiz oranlarının yüksek seviyelerde tutulması, yatırım ve tüketim harcamalarını yavaşlatıyor. ABD Merkez Bankası'nın (Fed) enflasyonu kontrol altına almak için uyguladığı sıkı para politikası, özellikle mortgage ve otomobil kredilerinde faizlerin yükselmesine neden oldu. Bu durum, Amerikan hanehalkı üzerinde baskı yaratırken, işsizlik oranlarının da hafif bir artış göstermesine yol açtı. Bunun yanı sıra, ABD'nin Çin ile olan ticaret savaşındaki belirsizlikler ve Asya pazarlarındaki yavaşlama, Amerikan ekonomisine yönelik riskleri artırıyor.
Asya-Pasifik bölgesinde ise Çin’in büyüme hızındaki yavaşlama, bölge ülkelerini zincirleme şekilde etkiliyor. Çin’de emlak sektöründe yaşanan kriz ve ülkenin ihracata dayalı ekonomik modelinde karşılaşılan zorluklar, Güneydoğu Asya ülkelerinde de ihracat ve yatırım akışının azalmasına neden oluyor. Japonya ve Güney Kore ise hem iç talepteki durağanlık hem de küresel talepteki düşüş nedeniyle ekonomik baskı altında.
Gelişmekte olan ülkeler cephesinde durum çok daha çetrefilli. Latin Amerika'da Arjantin, Venezuela ve Brezilya gibi ülkeler, yüksek enflasyon oranları ve döviz kuru baskısıyla mücadele ediyor. Afrika’da ise Nijerya ve Güney Afrika gibi ülkelerde, artan borç yükü ve temel ihtiyaç maddelerindeki fiyat artışları toplumsal huzursuzluğa yol açıyor. Türkiye ise, kurdaki dalgalanmalar ve yüksek enflasyonun baskısı altında para politikasında yeni arayışlara yönelmiş durumda.
Uluslararası Para Fonu (IMF) ve Dünya Bankası'nın 2025 yılı raporları, küresel ekonomik büyümenin beklentilerin altında kalacağına işaret ediyor. Küresel ticaretin yavaşlaması, tedarik zinciri sorunları ve jeopolitik risklerin artması, önümüzdeki dönemde ekonomik toparlanmayı zorlaştıracak ana başlıklar arasında yer alıyor. Bu gelişmeler ışığında, ekonomik krizin etkilediği ülkelerin sayısının ve derinliğinin artması bekleniyor. Dünya genelinde hükümetler ve merkez bankaları, krizle mücadele için yeni politika araçları geliştirmek ve küresel iş birliğini güçlendirmek zorunda kalacak gibi görünüyor.