NEWS CENTER
Merkez Bankası Kararlarının Kur Üzerindeki Etkisi

Merkez Bankası Kararlarının Kur Üzerindeki Etkisi

Tarih: 25.08.2025 17:57 | Kategori: doviz

2025 yılına girerken Türkiye ekonomisinde döviz kurlarındaki dalgalanma, özellikle Merkez Bankası’nın aldığı para politikası kararlarıyla yakından ilişkilendiriliyor. Son yıllarda küresel ekonomik koşullar, jeopolitik gelişmeler ve yurt içi enflasyon baskılarıyla birlikte, Türk Lirası’nın yabancı para birimleri karşısındaki değerinde belirgin hareketlilikler yaşanıyor. Bu süreçte Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) faiz oranları, rezerv yönetimi ve finansal istikrarı korumaya yönelik adımları, döviz piyasalarında belirleyici rol oynamaya devam ediyor.

2025’in ilk çeyreğinde TCMB, politika faizini yüzde 48 seviyesinde sabit tuttu. Banka, gerekçesinde enflasyonda kalıcı bir düşüş sağlanana kadar sıkı para politikasının sürdürüleceğini belirtti. Bu açıklamalar, özellikle yabancı yatırımcının beklentilerini şekillendirdi ve Türk Lirası’na olan talepte geçici de olsa artış yaşandı. Ancak, uluslararası piyasalarda ABD Merkez Bankası’nın (FED) faiz indirimine beklenenden daha geç başlaması, gelişen ülke para birimlerinde geniş çaplı bir baskı yarattı. Türk Lirası, 2025 Nisan ayı itibarıyla ABD Doları karşısında yüzde 7 oranında değer kaybederek 33,80 seviyelerine kadar geriledi. Euro/TL kuru ise aynı dönemde 36 lira civarında seyretti.

TCMB’nin döviz piyasalarına yönelik rezerv biriktirme politikası da dikkat çekiyor. Son aylarda bankanın brüt döviz rezervleri 128 milyar dolara ulaşarak, pandemi sonrası en yüksek seviyesine çıktı. Yetkililer, rezerv artışının piyasalara güven verdiğini ve olası dış şoklara karşı kırılganlığı azalttığını vurguluyor. Ancak, özel sektörün kısa vadeli dış borcunun 2025 itibarıyla 165 milyar dolara ulaşması, kur üzerinde baskı yaratmaya devam ediyor. Bu dinamik, TCMB’nin döviz müdahalelerinde temkinli davranmasına yol açıyor.

Ekonomistler, Merkez Bankası’nın yüksek faiz politikasının yabancı portföy yatırımını desteklediği görüşünde birleşiyor, ancak kalıcı bir kur istikrarı için yapısal reformlara ve enflasyonun tek haneli rakamlara çekilmesine ihtiyaç olduğunu belirtiyor. Nitekim, Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) yıllık olarak yüzde 35 seviyelerinde seyrediyor ve bu durum, yerli yatırımcılar arasında dövize yönelimi tetikliyor. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) verilerine göre, mevduat hesaplarında döviz cinsinden varlıkların payı yüzde 54 seviyesine ulaştı.

Diğer yandan, ihracatçı şirketler için rekabetçi kurun avantaj sunduğu belirtiliyor. Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) verilerine göre, 2025’in ilk dört ayında ihracat yüzde 3,2 oranında artarak 88 milyar dolara ulaştı. Ancak ithalat tarafında enerji ve ara malı bağımlılığı, döviz cinsinden harcamaları yükseltiyor. Bu durum, cari açık üzerinde baskı oluştursa da TCMB’nin rezerv biriktirme stratejisinin sürdürülebilmesi için döviz girişinin kritik önemde olduğu vurgulanıyor.

Sonuç olarak, Merkez Bankası’nın para politikası kararları döviz kuru üzerinde doğrudan ve dolaylı etkiler yaratmaya devam ediyor. Yüksek enflasyon, dış borçlar ve küresel finansal gelişmelerin gölgesinde, TCMB’nin attığı adımlar 2025 yılında da ekonomi yönetiminin en önemli tartışma başlıklarından biri olmaya devam edecek gibi görünüyor.